22 Eylül 2009 Salı

Esra Alicavusoglu / Cumhuriyet

Facebook eleştirisi

Günümüz Sanatçıları Sergisi son yıllarda Aksanat’ta yapılıyor ve ister istemez Aksanat’taki mekansal değişikliklerden bu sergi de etkileniyor. Geçen yıl örneğin, üst kattaki alana sıkışmıştı sergi, bu yıl ise alt katın tekrar sergi salonu haline getirilmesiyle daha ferahlamış ve işler daha görünür, kişisel mesafesini koruyacak bir alana sahip olmuş. Takip ettiğiniz üzere sergi birkaç yıldır farklı küratörler tarafından gerçekleştiriliyor; özellikle de uluslararası alandan bir küratörün de bulunmasına dikkat ediliyor. Bu gelenek bu yıl da Derya Yücel veSimona Vidmar ile sürüyor. Günümüz Sanatçıları Sergisi’ne bu yıl 233 kişi başvurmuş; 20 sanatçının 30’dan fazla çalışması ise şu günlerde Aksanat’ta. Fulden Aran, Tuncay Murat Atal, Fırat Bingöl, Güven Bozkurt, Seyit Mehmet Buçukoğlu, Reysi Kahmi, Emre Meydan, Fırat Neziroğlu, Bahar Oganer, Ali İbrahim Öcal, Mehmet Öğüt, Yağız Özgen, Öner Özlü, Ardan Özmenoğlu, Hüseyin Rüstemoğlu, Murat Sezer, Songül Sönmez, Yaşam Şaşmazer, İrem Tok ve Burcu Yağcıoğlu bu yılın günümüz sanatçılarını temsil ediyor.

Bu yılki sergi pek çok farklı malzemeyi ve ifade biçimini sanatının merkezine yerleştirmiş gencin çalışmalarını bir araya getiriyor. Bu sanatçıların ortak noktalarının, günümüz sanatının bugünkü durumuna paralel olarak, gündelik yaşamdan, özel ve toplumsal olandan etkilenmiş olmaları olarak özetlenebilir. Uzun zamandır sanatçıların üzerinde düşünmeyi, sanatının ana malzemesi yapmayı yeğlediği genel anlamıyla “otobiyografi” bu sergide de gençlerin en çok merkezinde durmayı yeğledikleri mesele olarak göze çarpıyor. Denebilir ki işe öncelikle en çok tanıdıklarından, kendilerinden ve çevrelerinden başlamayı seçiyorlar. Böylelikle ortaya hem güncel, hem de bir yanıyla hepimizi ilgilendiren çalışmalar çıkıyor. Örneğin sergide ödül de kazanan Reysi Kamhi’nin çalışması… Dünyayı ve elbette ülkemizi de saran Facebook çılgınlığına dair bir kez daha düşünmemizi istiyor Kamhi. Dillere pelesenk olan küreselleşme dalgası içinde sıradan bir bireyin dahi isteyen herkes tarafından görünebilmesine, dikizlenmesine ve bunun bir iletişim ağı kisvesi altında gerçekleştiriliyor olmasına ilginç bir eleştiri getiriyor sanatçı. Kamhi’nin Moleskine defterinin sayfalarında suluboya ile yapılmış, Facebook’a koyduğumuz cinsten resimleri bu “görünürlük”, beğenilirlik meselesini bir kez daha düşünmemizi istiyor. Bu kişisel suluboya albümün karşısında Songül Sönmez’in işi var. Sanatçı küçük tuvaller üzerinde portre geleneğini ters yüz ediyor ve figürleri arkadan resmediyor. Bu yüzsüz portreler yüzlerimizi, yaşamımızı herkese açık eden Facebook çılgınlığı ile tezat bir birliktelik kuruyor. Öner Özlü’nün “Gözküre”si ise yüksek bir binanın tepesinden yine bizi gözetliyor. Yağız Özgen’in 3D ile gerçekleştirdiği modeli ise hıza alışkın bizleri o belli belirsiz hareketleri ile yakalayıp, yavaşlatıyor, anın geçiciliği üzerine tekrar düşünmemizi istiyor. Sözünü ettiğimiz isimler sergiden akılda kalan birkaç iş sadece, devamı Aksanat’ın koridorlarında. 

Siemens Sanat Sinirlar Yorungeler - 06